Parapsikoloji Forumları
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  
Sitemiz Daha İyi Hizmet Verebilmek İçin Yenileme Çalışmasındadır. Daha çok detay için,lütfen bu forumun yöneticisi ile iletişime geçin. İletişim adresi : shanimoglu@gmail.com
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
Facebook


En son konular
» ben gedimmmmm
Dr. Bedri Ruhselman ve Evrim EmptyPerş. Mart 22, 2012 4:58 pm tarafından Admin

» Başvuru Köşesi
Dr. Bedri Ruhselman ve Evrim EmptySalı Şub. 22, 2011 12:32 pm tarafından Odie

» Mayalar ???
Dr. Bedri Ruhselman ve Evrim EmptySalı Kas. 23, 2010 12:39 am tarafından adem

» Din nedir
Dr. Bedri Ruhselman ve Evrim EmptySalı Ağus. 31, 2010 2:02 am tarafından Admin

» Allah’ı sevmek
Dr. Bedri Ruhselman ve Evrim EmptySalı Ağus. 31, 2010 2:01 am tarafından Admin

» BİLİM İLE UYUMLU EVRENSEL ANLAYIŞ
Dr. Bedri Ruhselman ve Evrim EmptySalı Ağus. 31, 2010 12:20 am tarafından Admin

» BİLİMİN FONKSİYONU VE MODERN ARAŞTIRMALAR
Dr. Bedri Ruhselman ve Evrim EmptySalı Ağus. 31, 2010 12:20 am tarafından Admin

» BOŞLUKLAR GERÇEKTEN BOŞLUK MUDUR?
Dr. Bedri Ruhselman ve Evrim EmptySalı Ağus. 31, 2010 12:19 am tarafından Admin

» DUYULARIMIZ VE BÜTÜNSELLİK
Dr. Bedri Ruhselman ve Evrim EmptySalı Ağus. 31, 2010 12:19 am tarafından Admin

» ENERJİNİN DOĞASI
Dr. Bedri Ruhselman ve Evrim EmptySalı Ağus. 31, 2010 12:18 am tarafından Admin

Anket
SABAH UYANDIĞINIZDA NASILSINIZ?
 SİNİRLİ VE HUYSUZ
 TEPKİSİZ
 UKALA
 ÇOK NEŞELİ
 DİĞER
Sonuçları Gör
Kimler hatta?
Toplam 3 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 3 Misafir

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 77 kişi Salı Ekim 24, 2023 2:51 pm tarihinde online oldu.
Similar topics
    Istatistikler
    Toplam 127 kayıtlı kullanıcımız var
    Son kaydolan kullanıcımız: ceyhuner

    Kullanıcılarımız toplam 387 mesaj attılar bunda 318 konu

     

     Dr. Bedri Ruhselman ve Evrim

    Aşağa gitmek 
    YazarMesaj
    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Zodyak : Yay
    çin astrolojisi : Köpek
    Mesaj Sayısı : 358
    Kayıt tarihi : 11/04/09
    Yaş : 41
    Nerden : Türkiye
    Lakap : Garf

    Dr. Bedri Ruhselman ve Evrim Empty
    MesajKonu: Dr. Bedri Ruhselman ve Evrim   Dr. Bedri Ruhselman ve Evrim EmptyPtsi Ara. 21, 2009 1:00 am

    Spiritüalizmin Türkiye’deki kurucusu ve önderi Dr. Bedri Ruhselman’ın evrim konusundaki görüşlerini yansıtan bir özet

    “İnsanın içinde taşıdığı kudret sonsuzdur, bu sonsuzluk O kudretin sonsuzluğunu gerektiren bir durumdur. İşte bu gelişmenin adına biz evrim diyoruz. Evrim sonsuzdur ve sürekli bir seyirle yürür gider. Şu halde evrim gerçekleştikçe ruhun artan tüm melekeleri gibi idraki de artacaktır. İdrak arttıkça ruhta saklı ilahi titreşimler konusundaki anlayış ve duyuş imkanları da o oranda artacaktır. İşte bu titreşimlerin ve kudretlerin artması sonucunda meydana gelen olaylar ruhun kainatta aktif, kudretli ve yapıcı bir unsur haline gelmesine yardım edecektir ki, evrimden şimdilik beklediğimiz şey budur.
    “Ruhun kainattaki tüm maddi hayatını ancak tek bir dünya hayatından ibaret sananlar, bundan evvel ruhun yalnız mana aleminde yaşadığını zannedenler, kendilerini sınırlı bir madde kainatı içine hapsetmiş, hayat alanını daraltmış ve amaçlarını çok kısa mesafeli bir son hedef kavramına bağlamış insanlardır. Oysa ruhun maddi alemlerdeki hayatının evrimleşmek için bir hikmet-i vücudu bulunduğunu, bir tek dünya hayatının evrimleşmeye yetmeyeceğini bilmeleri gerekir. Gerek bu dünyanın, gerekse diğer dünyaların ruhlar için sonsuz evrim yolunda birer araçtan ibaret olduğunu, her birinin hiçbir zaman sonu gelmeyecek birbirinden daha üstün, daha mükemmel evrim aşamalarını hazırlayan birer konak olduğunu bilmek, takdir etmek ve anlamak gerekir.
    “Ruhlar kendilerini Yaradana yükseltecek melekelerini geliştirmek zorundadırlar, işte olgunluk dediğimiz şey bu zorunluluğun gerçekleşmesidir. Ruhun olgunlaşması deyince aklımıza onun maddi kainattaki melekelerinden ancak kavrayabildiğimiz kadarının açığa çıkmış hali gelir. Ruhun bu kainattan evvelki ve sonraki hayatı hakkında hiçbir bilgimiz ve tahminimiz olmadığı için, ruhların oradaki durumlarını olgunluk niteliğiyle kıyas edemeyiz. İyice anlaşılıyor ki evrim aşamaları da birer araçtır ve asıl amaç ruhun görgüsünü artırmasıdır.
    “Bu amaca ulaşmak için ruhlar evrim aşamalarını tamamlamak üzere maddi kainata girerler. Doğal olarak buraya ilk girdikleri zaman maddeler karşısında tamamiyle görgüsüz ve deneyimsizdirler, yani bu maddeleri doğa yasaları gereğince kullanabilecek yetenekten yoksundurlar. Çünkü bu işler için gerekli melekeler kendilerinde henüz açığa çıkmış halde olmayıp örtülü durumdadır.
    “Melekelerin gelişmesine yarayacak şekilde maddeler arasında deneyimler yaparak yetki ve kudret sahibi olmak için ruhlar geçici olarak daha yoğun madde dünyalarına bağlanırlar. Fakat bu bağlılık bir esarettir, çünkü ruhun birçok melekelerini kararttığından özgürlüğüne de engel olur. Geçici olan bu esaret, şüphesiz daha geniş bir ruh serbestliğini kazanmak için bir araç olacaktır. Şu halde, ruhlar görgüsüzlükleri oranında maddelere bağlanmak zorundadırlar, bu da onların özgürce hareket etmelerini kısıtlar.
    “Öte yandan ruhların bu yoğun maddelere esir olmaları, o maddelerin bağlı bulunduğu doğa yasaları gereğince kendilerinde bir takım eğilimlerin ve hırsların ortaya çıkmasına sebep olur. Demek ki maddi alışkanlık ve hırslar genellikle sanıldığı gibi ruhun bünyesinde mevcut bir eksiklik değil, maddi bağlantılardan doğan bir sonuç ve aynı zamanda evrim amacına yönelik bir araçtır. Bu noktayı gözden kaçırmamak, evrim konusunda bizi yanlış yollara sapmaktan kurtarır. Bu gerçeklere göre ruhların geri eğilimlerinden kurtulması, maddeye ve maddi olaylara esir olmaksızın egemen bir duruma girebilmeleriyle mümkündür. Ruhu evrimleştirecek araçlar maddi bağların çözülmesini sağlayan maddi faaliyetlerdir, ruh bu faaliyetleri göstermek için maddeye bağlanır.
    “Sonuç olarak evrim düşüncesi, bugünkü anlayışımıza göre ruhun madde kainatındaki durumuyla ilgili bir kavramdır. Maddeyi ve tüm maddi kavramları ortadan kaldırdığımız zaman, ruhun varlığıyla birlikte evrim düşüncesini de ortadan kaldırmış oluruz.
    “İçinde bulunduğumuz kainatta hiçbir şeyi madde düşüncesinden ayıramayız. Hatta en gayrı maddi sandığımız ruhi haller bile ancak maddi kavramlarla idrak ve takdir edilebilir. En saf ve en ilahi sevgi bile asla unutulmasın ki maddi kavramla yaşayabilir. Biz maddeden ve maddi kavramdan soyutlanmış bir ruhu sevemeyiz, çünkü o bizim için bir yokluktur ve yokluk sevilemez! En saf sevgiyle sevdiğimiz şey, ruhun hiçbir zaman değerlendiremediğimiz kendisi değildir, onun çeşitli maddeler arasındaki faaliyetlerinin tezahürüdür.
    “Her zaman söylendiği gibi ruh aslında kötü değildir. İlahi bir yaratıda kötülüğün bulunduğunu düşünemeyiz. Bu yüzden gerek teozoflar, gerekse spiritler kötülüğün ancak maddeyle bağlantıdan ileri geldiğine inanmışlardır, maddi bağlantılar ruhları geriletir. Fakat bu anlamdaki gerilemeyi, ruhların maddi kainata inmelerinin amacı olan evrimin tam zıddı gibi değerlendirmemek gerekir. Çünkü bu gerileyiş olgunluğun zıddı değil, aslında ona yardım eden bir evrim sürecidir. O halde, maddi dünyalarda geri durumlar içinde yuvarlanan ruhları bu bakımdan kınamak değil yüceltmek gerekir, çünkü onlar bu halleriyle evrim yoluna girmişlerdir. Hatasız, günahsız gerçeğe varmak ve yükselmek mümkün değildir.
    “Şimdiye kadar söylediklerimizden çıkan sonuca göre evrimi, ruhun maddeden ve maddi kainattan ilgisini keserek onu ebediyen terk etmesi şeklinde anlamıyoruz. Aksine evrim, ruhun bu kainata egemen olacak bir duruma gelmesi, yani madde üzerindeki egemenliğinin ebedileşmesi demek oluyor. Henüz maddi kainatın esareti altında bulunan ruhlar için bu amacın gerçekleşmesi söz konusu olamaz.
    “Ruhların maddeye bağlanmaları, maddeyle ille de kastettiğimiz anlamda bir ilişki kurdukları anlamına gelmez. Kastettiğimiz anlamdaki ilişki, aslında ruhların madde kainatına inmelerindeki amacı teşkil eder, yani düşündüğümüz anlamdaki ilişkide ruhların maddeye egemen olma düşüncesi vardır.
    “Bir ruhun dünyalarda deneyim geçirmesi, bu deneyimlerin amacıyla ona araç olan
    maddi olayların uyumlu hale gelmesi için çaba harcamak demektir. Şu halde dünyadan olgunlaşarak ayrılmış ruh demek, oradaki maddi koşulların üstüne yükselmiş, yani madde üzerinde tüm etkileme imkanlarını kullanabilecek duruma gelmiş ruh demektir. Bunu böyle kabul etmedikçe ruhun dünyalara girmesinin de, evrim yapmasının da mantıki ve akla uygun bir izahını yapmak mümkün değildir. Aramızdaki evrim aşamalarını tamamlayıp yükselmiş bir ruh karşısında dünyanın durumu neyse, kainatımızın tüm evrim aşamalarını tamamlamış yüksek bir ruh karşısında kainatın durumu elbette daha büyük oranda odur.
    “Ruhlar çeşitli evrim yollarında yürüyerek üç boyutlu alemin tüm realitelerinin üstüne çıktıktan sonra evrimlerine daha yüksek bir düzeyde devam etmek üzere dört boyutlu alemde birleşirler. Buraya kadar yükselmiş ruhlarda artık bizim kainatımızda olduğu gibi bedenler, şekiller yoktur. Bunun sonucu olarak oradaki varlıklar hakkında ne cinsiyet, ne de insanlık-hayvanlık-nebatlık veya kainatımızın dünyalarına özgü herhangi maddi bir varlık hali söz konusu olamaz.
    “Yaratılış, maddi kainatın sayısız çeşitlerini meydana getiren kuruluş hallerinden ayrı bir şeydir. Bizim kainatımızda ne yoktan var olan, ne de varken yok olan bir şey vardır. Dolayısıyla yoktan var etme anlamına gelen Yaratılış konusunda bizim hiçbir bilgimiz olamaz. Kainatımızdaki tüm olaylar maddenin hal ve şekil değiştirmesinden ibarettir. Bu da ilahi yasaların uygulanmasından sorumlu, daha doğrusu buna hak kazanmış bazı yüksek varlıkların maddeyi etkileme güçlerini tam anlamıyla kullanabilmeleri sayesinde mümkün olur. Kainatların sonsuzluğu, ruhların sonsuz alanlar içinde evrimlerine devam etmeleriyle örtüşmektedir. Bu sonsuz yürüyüşün sonunu görebilmek, hatta bu konuda herhangi bir tahminde bulunabilmek bizim gibilere nasip olmayacaktır! O halde, ruhların evriminin gerçek amacı hakkında son sözü söylemek şöyle dursun, bir tahminde bile bulunmanın imkansız olduğunu unutmamalıyız. Bu konuda söyleyebileceğimiz şeyler, ruhların kendi alemlerimizle ilişkilerine dair bilgi ve tahminden ileri gidemez. Biz ruhların alemimizde meydana gelen faaliyetleri hakkında ancak bazı gözlemlere sahibiz ve ona göre fikir yürütüyoruz.
    “Dört ve daha yüksek boyutlu alemlerdeki varlıklar, insanların yaptığı gibi işlenme oranı çok düşük yoğun taş parçalarından heykeller ya da sınırlı seslerden senfoniler yapmazlar. Onlar kozmik akışkan maddeler üzerinde çalışarak bu maddelerden diğer maddeleri meydana getirmek suretiyle alemleri ve dünyaları kurup dağıtırlar! Fakat bu kurup dağıtma kolayca anlaşılabilecek bir şey değildir, bu faaliyetler bizim idrak edemeyeceğimiz bir takım etkileme tarzlarıyla zaman ve mekan kavramları dışında meydana gelir. Bütün bu işlerde yalnız Allah’a has olan yoktan var etme söz konusu olmayıp O’nun yasalarına uygun bir kuruculuk hali vardır.
    “Şu halde bizim idrakimize göre ruh olgunluğunun doruğu ve sonu yoktur. Evrim sonsuzluk içinde bilmediğimiz bir geleceğe doğru sürüp gidecektir. Sonsuzluk içinde sonsuzluk. İşte kainat konusunda olduğu gibi ruhların evrimi konusunda da duygu ve düşüncemizin varabildiği en son nokta budur!
    “Kainattaki her maddi şekil ilahi yasaların gereklerine uygun şekilde ruhlar tarafından meydana getirilir. Hatta şunu söylemekten çekinmeyiz ki, devasa maddi dünyalar bile böyle kurulmuş, böyle yaşamaya devam etmişlerdir! Ancak, böylesine yüce kudretlere sahip ruhlar hiç şüphesiz ne uygulama ne de teori olarak inceleme alanımıza girebilecek bölgede değildirler! Ruhların kainatta kurdukları şeyler çok kısa veya çok uzun ömürlü olabilir. Bu süre birkaç saniyeden, bize göre bir ebediyet olan milyarlarca seneye kadar varabilir. Bu dünyaların kurulmasının amacı, ruhların evrimleşmeleri için gerekli araçların hazırlanmasıdır. Her ruh doğanın bu devasa işinde kendi kudretine göre amelelik görevini az çok başarıyla yapmaya çalışır. Burada Mutlak Allah’a has yaratış konusuyla bu söylediğimiz meydana getirme, kurma olayını haşa birbirine karıştırmamak gerekir. Her şeyi yoktan var etmek başkadır, var olana şekil vermek başka!
    “Büyük ve henüz tanımadığımız ruhların milyarlarca asır payidar olan devasa dünyaları, baş döndürücü büyüklükteki nebülözleri meydana getirmelerini yaratma deyimiyle ifade etmek tamamen uydurma bir söz olur, çünkü bunların hiçbiri yoktan var edilmiş değildir. Hepsi maddelerin dönüşümlerini tayin eden ilahi yasalardan yararlanarak ruhlar tarafından ve aslında var olan maddelerden vücuda getirilmiş şeylerdir.
    “Varlıklar, kudretler, kudretlerin kudretleri olan kudretler ve yine kudretlerden daha kudretli kudretler var! Ey bu sonsuz kainatları yaratan! Ey bu sonsuzluğun sonu gelmeyen sonsuzluğunu var eden! Ve ey bütün bu zaman ve mekan sonsuzluklarıyla ve sonsuzluğun sonsuzluğuyla boy ölçüşen varlıkların, kudretlerin ve bu kudretlerden daha üstün kudretteki sonsuz kudretlerin Yaratıcısı Ulu Tanrım! Seni hiç anlayamıyorum, asla da anlayamayacağım!”


    Alıntı :
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
     
    Dr. Bedri Ruhselman ve Evrim
    Sayfa başına dön 
    1 sayfadaki 1 sayfası
     Similar topics
    -
    » Evrim Programı

    Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    Parapsikoloji Forumları :: SAFRUHLAR ÖZEL :: Uyanış-
    Buraya geçin: