ŞAKRALAR VE DURUGÖRÜ

Durugörü melekesi ile çarklar veya tekerlekler şeklinde görülebilen enerji girdapları veya enerji dönüştüren merkezler olan şakraların, enerji alışverişi yapma kabiliyetlerinde zamanla, aynen bizim su musluklarımızın kireç bağlaması yüzünden su akıtmaması ya da kalp veya beyin damarlarımızın iç çeperlerinin çeşitli birikintilerle daralması suretiyle kanın normal akışına engel olması gibi, tıkanmalar meydana gelir. Tıkanmış damarlar nedeniyle iyi beslenmeyen kalp kaslarının, bir kalp krizi neticesinde ağrılara, sancılara, daha ciddi durumlarda ölüme neden olduğunu düşünürsek, demek ki, tıkanmalar o kadar hafife alınacak bir durum değildir, aksine çok önemli bir iştir. Bedendeki kan akışı en küçük hücreye kadar hem enformasyon götürüp hem oradan enformasyon alır; oraya yapı taşlarını, birtakım vitaminleri, enerjileri vs. götürür ve o hücrede parçalanmış, yakılmış cürufu kaldırıp alır. Bu akışın sürekli ve sağlıklı olması meselesi, insan vücudunda nasıl çok önemli bir iş ise, bunun gibi şakraların enerji alışverişi de sürekli ve sağlıklı olmalıdır.
Şakraların tıkanmaları, boru veya damarların tıkanmalarından ziyade, birbirlerinin üzerine çıkmak, birbirlerinin yoluna çıkmak gibi, birtakım çapraz hareketlerden kaynaklanır. Dolayısıyla, her şakra kendisine lazım olan enerjiyi tam manasıyla toparlayamadığı gibi, kendisinin ihraç etmesi, emanasyon tarzında dışarıya vermesi gereken etkiyi de veremez hale gelebilir. Böylece doğrudan fizik bedenin kendisinde değil de, fizik bedenin gerçek çalışmasını sağlayan seyyal bedende ya da teozofların deyimiyle, astral bedende birtakım rahatsızlıklar meydana gelir. Astral bedende veya perisprital ana yapının fizik bedene yakın olan uçlarında veya bölgelerinde birtakım iletişim bozuklukları meydana gelir. Bu iletişim bozuklukları seyyal bedende meydana gelir ama seyyal beden, fizik beden için hayati bir rol oynadığı içindir ki, seyyal bedendeki aksaklıkların izdüşümleri fizik beden üzerinde çıkar.
Bu izdüşümler bizde rahatsızlıklar meydana getirir. Kalbimiz iyi çalışmaz, karaciğerimiz iyi çalışmaz, pankreasımız iyi çalışmaz, şeker hastası oluruz, beynimiz doğru dürüst çalışmaz, hafızamız bozulur, görme bozuklukları meydana gelir. Hatta bazen de bunlar, sadece fiziksel fonksiyonlarla değil de psişik fonksiyonlarla alakalı olmak üzere bazı beyin merkezlerine de etki edebilirler. Bunun dışında, psikolojik yapımızda da depresif durumlar meydana getirebilir, hatta bazı daha ileri safhalarda, Enerji Beden Hekimliği kitabının yazarı Dr. Janine Fontaine’nin de ifade ettiği gibi, nevrotik durumlara dahi yol açabilirler.
Bu tıkanmalar geçirilebilir mi? Nasıl geçirilir? Elbette ki her şeyin bir çaresi, her inişin bir çıkışı vardır. Bir tünelin bir tarafından girilir, öbür tarafından çıkılır; sadece, o tünelin içinden geçinceye kadar o sabrı gösterebilmek lazım. Şakraların tıkanıklıklarının açılması için yapılacak şeyler de sabır gerektirir.
Bu tıkanmalardan nasıl haberdar olabiliriz? Bu tıkanmalardan haberdar olabilmemiz için temelde bu konuyu çok iyi bilen, gerçekten şakra tedavileri yapabilen, güvenilir, şarlatanlıktan ve üçkağıtçılıktan uzak insanlar bize yardım edebilirler. Böyle bir insanla karşılaştığınızda, o insan sizin şakralarınızın nasıl bir durumda çalıştığını bilir çünkü o, gerçekten medyom tabiatında bir insandır. Medyomsal tabiatta olması lazımdır çünkü bunlar derslerle, eğitimle, ustadan çırağa verilen bilgilerle öğrenilmez. Her şeyden önce, o insanın durugörü melekesi sahibi olması lazımdır. Hem de, zarfın içindeki kağıdı okumak veya Zener kartının arkasındaki artı, eksi, dalgalı çizgi işaretlerini görmek gibi alelade bir durugörü melekesi değil. Doğrudan doğruya, insan bedeni gibi çok katmanlı enerjetik bir durumdaki bir yere dalıcı bir şekilde girebilmek ve her katın arasını aça aça ilerleyebilmek ve doğruyu görebilmek melekesine sahip olan durugörürler vardır. Bunlar yüksek seviyeli şifacı, duyular dışı algılama literatüründe süper durugörü sahibi dediğimiz varlıklardır. Ancak bunların bile yüzlerce vaka bilen uzmanlar tarafından kontrol edilmiş, teşhis edilmiş, denenmiş ve tescil edilmiş varlıklar olması lazımdır.
Tıkanmaları anlayabilmesi için, süper durugörü sahibi olan kişinin sizin bedeninizdeki şakra atışlarını, şakra nabızlarını kontrol edebilmesi ve bunları, hangisinde hat ve hareketin devam ettiğini, birinden diğerine geçişlerin olup olmadığını dikkate alarak, incelemesi gerekir. Bir heyecan halinde; bu heyecan göğüs şakrası ile mi yoksa mide şakrası ile mi alakalı, diye fark edebilmelidir çünkü bu ikisi daima alakalı olurlar. Bir şoka girdiğinizde, sarsıcı bir olay geçirdiğinizde hangi şakranızın daha faal olup olmadığını da kontrol etmelidir. Kısacası, bu iş pek kolay değildir.
“Ben şakraları görüyorum, sizin falan şakranız bozuk, onu şimdi açacağım,” deyip eline, artık herhalde psişik bir İngiliz anahtarı alıp da vana açar gibi hareketler yapan kişileri işitiyorsunuzdur. Ama bu iş; onu aç, bunu kapa tarzında yapılmaz; bunlar sadece kelime olarak kullanılır. Aslında herhangi bir şeyi açıp kapayan hiç kimse yoktur çünkü şakralardan geçen enerji akışı süreklidir; yalnız akışın debisi azalabilir, enerji geçişi azalabilir. Bu mümkündür ve işte o sıralarda da, birtakım rahatsızlıklar meydana gelebilmektedir.
Bu konuda en pratik olarak yapabileceğiniz şey (elbette, buna kendinizi sabırla alıştırmanız lazım, bu bir çalışma şeklidir); önce iyi bir gevşeme eğitiminden geçmenizdir.
Gevşeme; bedeninizin bütün kaslarını iradi bir şekilde ve vizüalizasyon dediğimiz zihinde canlandırma metoduna dayanarak gevşetebilmektir. Bunu yaptıktan sonra, yavaş yavaş vizüalizasyondan yararlanarak ama imajinasyondan da öte, adeta yaşarcasına kendi bedeninizin içine gireceksiniz. İmajinasyondan öte derken kastettiğim şudur; imajinasyonda karşınızda bir top oluşturabilirsiniz ama bu topun içine giremezsiniz. O top büyüyüp de siz onun içerisine giriyorsanız, artık imajinasyon bitmiş, onun yerine vizüalizasyon dediğimiz içinde yaşama, imajın ya da imajinasyonun içinde yaşama olayı meydana gelmiş demektir. Bu iki şeyi birbirinden iyi ayırt etmek lazım.
Vizüalizasyonu becerebiliyorsanız, artık, doğrudan doğruya kendi şakralarınıza kendiniz müdahale edebilirsiniz. Şüphesiz, böyle bir çalışmaya başlamadan evvel şakralarınızın muntazam çalışmasıyla ilgili bir bilgiye de sahip olmanız lazımdır. Eğer şakra tıkanıklığından dolayı mideniz iyi çalışmıyorsa, midenizin çalışmamasına sebep olanın hangi şakra olduğunu bilmelisiniz. “Hangi şakradaki arıza veya geçiş, debi düşüklüğünden dolayı benim şu organımda yan etki olarak şöyle bir arıza meydana geldi?” Bu türden sorulara cevap verebilecek kadarını, daha evvelki çalışmalarla anlamak, bilmek lazımdır. Bu bilgilerle ve vizüalizasyon çalışmasıyla, siz kendi kendinize de, bu şakraları açabilirsiniz.
Şakraları açtığını iddia eden kişilerin, önce durugörür olarak kendini ispat etmesi gerekir. Süper durugörü melekesi olup olmadığının kontrolü kolaydır; ölçümleri vardır. “Süper durugörü” çok güzel, çok hoş manasında değil, hakikaten bir üstünlük, alelade oluşumun dışındaki fevkalade oluş anlamındadır. Fevk, yani bilinenin, anlaşılanın üstünde olan bir durumun vuku bulması lazımdır. Bunun üzerinde sıkı sıkı duruyorum. Bakınız, sözümü hep getirip getirip buraya bağlıyorum çünkü şu sıralarda Türkiye’de; İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de çok düzmece insan var, bir de, bunları televizyonlarda matah bir şeymiş gibi göstermeye çalışıyorlar. Bunlar çok yanlış işlerdir; memleketimizin insanlarına biz bu şekilde herhangi bir kültür veremeyiz, herhangi bir doğruyu öğretmeyiz. Aksine hep yanlışları öğretiriz. Ne adına? Ceplerine para doldurmak adına şarlatanlığa hizmet ediyorlar, o şarlatanlarla beraber şarlatan olup çıkıyorlar.
Gerçek Metapsişik biliminin sahibi, salahiyeti olmadan yapılan bu gibi işlerin hiçbirinden hayır gelmez; er ya da geç hepsinin foyası, yanlışı meydana çıkar. Metapsişik bilimi çok ciddi bir bilimdir. Çok dikkatli olunması, iyi araştırılması gereken bir bilimdir. Disiplinler arası bir bilimdir, yani illa ki, falan türlü insan olmanız gerekmez. Ama elektronikçisinden hekimine, hekiminden filozofuna, filozofundan psikologuna, psikologundan fizyologuna kadar bilimin her türlü dalından yararlanmak suretiyle her türlü insan olmanız gerekir, çünkü metapsişik biliminin gelişim süreci esnasında o büyük gelişmeleri, o büyük bilgi akışını sağlayan insanlar, hep bilimin her dalından varlıklardı. Bu işin okulu yoktur. Bu işte, sizin vicdanınızdan, merak duygunuzdan ve sizin hakikat karşısında, hakikati anlama ve o hakikati başkalarına öğretme ve anlatma muradınızdan, gayenizden başka bir şey yaptırım gücü yoktur. Bu konunun içerisine doktorlar, mühendisler, biyologlar, kimyagerler, mimarlar, hatta büyük tüccarlar bile girmiş, ekonomistler bile bu konuları alıp incelemişlerdir. Herkes kendi gücüne göre, kendi kafa yapısına göre bu metapsişik konusuna hizmet etmiştir ve hala da hizmet etmektedir. Dolayısıyla metapsişikçinin bir hekim olması şart değildir, yüksek elektronik mühendisi olması da şart değildir. Ama içinin insanlığa hizmet etmek arzusuyla dolu olması, sevgi ile bu işe yanaşması şarttır.


Rahmetli Fransız Prof. Robert Toke, Okültizmin Gizem Perdesini Açmak isimli güzel bir kitap yazmıştı. Bu kitabında, metapsişik araştırmaların ilk devirlerde böyle para pul kazanmak, şarlatanlık, üçkağıtçılık amacıyla yapılan birtakım hileli işlerin neler olabileceğini gayet güzel anlatır. Kırk yılı aşkın metapsişik araştırmalarım içerisinde ilk okuduğum ve hep faydalandığım kitaplardan biridir; çünkü birileriyle tecrübe yaparken, daha önce tanımadığımız, bilmediğimiz insanlar karşımıza gelip de, “Ben şuna vakıfım, ben bunu yapıyorum,” derse, böyle bir durum karşısında aldanma ve de aldatılma ihtimalim nedir, meselesini bertaraf edebilmek, en az düzeye indirebilmek için gecemi gündüzüme katıp, o kitapta anlatılanları anlamaya ve hatta onların bir kısmını tatbik etmeye çalıştım; ne gibi hilelerin yapılabildiğini, insanların neler yapabildiğini öğrenmeye uğraştım. Elbette, bazen, yüksek yetenekli psişik insanların şuurdışıyla ilgili olarak, farkında olmadan yaptıkları hileler vardır. Ancak bu durumdan o medyom sorumlu değildir. Fakat o olayı gözlem altında tutan, o olayı yöneten araştırmacı bu işten sorumludur.