Astral seyahat, astral bedenin şuurlu ve kendiliğinden olarak dışarılaşmasıdır. Astral dublenin bedenden ayrılması ve seyahat etmesi mümkündür. Büyük bir kısmı gençler olmak üzere pek çok insan, ‘beden-dışı’ deneyimler (-astral projeksiyon - deduhlüman - astral seyahat) yaşıyor. Ve belki de, genç insanların ana-babalarına göre, spiritüel olarak daha fazla gelişmiş olduğu bir devirde yaşadığımızı gözden kaçırmaktayız.
‘Beden-dışı” fenomeninde, şuur fizik bedeni terk etmekte ve kendi duyum organlarına sahip olan bir astral (emosyonel-heyecansal) bedene yerleşmektedir. Bu astral araç, fizik bedenimize göre çok daha süptil maddeden yapılmıştır, ancak normal şartlar altında fizik bedenle iç içe, bir hizada bulunmaktadır. Astral seyahat, süje tümüyle şuurlu haldeyken ve ayrıca, fiziki beden uykudayken ya da şuursuzken de vuku bulabilir.
Bayan Garret’in Deneyi
Bayan Garrett, 1932 yılında, o sıralar telepati konusuyla ilgilenen birkaç tanınmış Psikiyatrist ve bilim adamıyla çalıştı. New York’da kendisiyle alakalı bir deney düzenledi Bayan Garrett’in tecrübesini içeren aşağıdaki rapor. H. F. Prevost’un Outside Himself” adlı eserinden alınmıştır:
‘Deneyi başarıyla sonuçlandırmak için, ulaşmak istediğini Newfoundland’daki hedefe varmak üzere, şuurlu projeksiyon kullandım.
Newfoundland’daki deney yerine ulaştım. Duvarların içinden geçtim ve deney yapılması planlanan odaya geldim. Merdivenlerden aşağı inmekte olan deneyci de, deney için seçilmiş olan odaya girdi. Daha sonra olup bitenler, sadece telepatiyi değil; durugörü, duruişiti ve prekognisyon (önceden bilme) dahil olmak üzere, normalüstü duyumlamanın her çeşidini içeriyordu. Bu deneyde görevli olan doktor da normalüstü algılama güçlerine sahipti ve benim varlığımın farkındaydı.
Deney başlamıştı. Yüksek sesle konuşarak bana hitaben, ‘Bu, başarılı bir deneme olacak.’ dedi ve ben New York’daki odada oturduğum yerden, fiziki olarak işitiyormuşçasına, bu konuşmayı alabiliyordum. Newfoundland’daki araştırmacı, incelemesi için projekte etmiş olduğum dubleme hitap ederek, ‘Şimdi, masadaki cisimlere bakın.’ dedi. Masadaki cisimleri, durugörü vizyonu şeklinde görebiliyordum. Daha sonra, New York’ta yanımda not tutan kişiye, gördüğüm şeylerin tariflerini yaptım.
Deney devam etti ve ben projekte vaziyette kaldım: Newfoundland’daki araştırıcının hareketlerini takip ettim. Araştırıcı kitaplığa yürüdü ve raftan bir kitap indirdi. Benim orada bulunduğumu, kitabın başlığını okuyabileceğimi düşünerek kitabı yukarıda tuttu. Daha sonra kitabı açtı ve bir bölümdeki paragrafı konuşmadan, kendi kendine okudu. Kitap, Einstein ve onun izafiyet teorisi ile ilgiliydi. Seçmiş olduğu paragrafı sessizce okudu ve bunu yaparken, okuduğu şevlerle alakalı izlenimleri, onun zihninden telepatik olarak alabiliyordum. Okumasıyla ilgili algımı New York’taki odada oturan stenografa kendi kelimelerimle rapor ettim.
Deney son buldu ve kayıtçı, bütün olup bitenin on beş dakika sürdüğünü ifade etti. Bu deney sadece telepatiye mi dayanıyordu? Ne deneyciye, ne odanın bulunduğu yere ve ne de deney düzenine asla erişemezdim ve de onları göremezdim.
New York’taki deney raporları, o gece Newfoundland’daki doktora postalandı. Doktordan daha sonra aldığımız mektupta, planlamış olduğu deney adımlarını sıralamıştı. Dublemle konuşan doktorun mesajını doğru bir şekilde işittiğimi telgraf kanıtlamıştı. Mektubundan öğrendiğimize göre, bir masa kullanmış ve onun üzerine durugörü aracılığıyla doğru bir şekilde gördüğüm bazı eşyalar koymuştu; doktorun davranışları ile ilgili olarak yaptığım tariflerin her adımı da doğru çıktı. Raftan çıkardığı kitap, kitabın ismi, kendi kendine okuduğu bölüm; kendi şuurlu projeksiyonum, uyguladığım durugörü ve telepati aracılığı ile aynen tarif ettiğim gibiydiler.”
Mevlana Anlatıyor
Değerli Türk şair ve mutasavvıfı Mevlana, “Mesnevi” isimli eserinde, astral seyahati şöyle ifade etmiştir: ‘Her gece ten tuzağından ruhları kurtarmakta, tahtaları sökmektesin. Ruhlar her gece bu kafesten kurtulurlar, ne kimsenin hakimi, ne de mahkumu olmayarak feragate ulaşırlar.” (1 cilt, say. 3l )
“Rüyada el, ayak görür, bir şey alır bir yere gider, birisiyle görüşür, konuşursun ya, onu hakikat bil, saçma zannetme. Sen bedensiz bir bedene sahipsin, gayrı canının cisminden çıkacağından korkma.” ( 3. ct, sah. 131 )
Astral Seyahat
Aslında astral seyahat kolaydır. Yapabileceğinize inandıktan sonra, tamam demektir. Bu tecrübe, hürriyete seyahat olacaktır. Bu tecrübenizden sonra, ağır bir beden içinde bu dünyaya nasıl bağlanmış olduğunuzu o zaman anlayacaksınız.
Astral seyahatte korkulacak bir şey yoktur. Kendinizi gevşetin. Mümkün olduğu kadar gevşetin. Bedeninizden sabun köpüğü gibi bir şeyin yavaş yavaş yükseldiğini tahayyül edin. Bırakın astral bedeniniz yükselsin. Gözlerinizi kapalı bulundurmanız daha iyidir.
Astral bedeninizin yavaş ve kolaylıkla fizik bedeninizi terk ettiğini, yükseldiğini düşünün. Fizik bedeninizden bir-bir buçuk metre ayrıldığını ve havada tatlı tatlı dalgalandığını tahayyül ediniz. Belki de gece normal uykularınızda da bu dalgalanmayı hissetmişsinizdir. Bu duruma isterseniz “astral dalgalanma” diyelim. Burada “dalgalanıyorum” derken; tabii, çok tatlı ve ritmik bir salınmayı kastediyoruz. Bu durumdayken, astral ve fizik beden arasında “seyyalevi bağ” vardır. Göreceklerinize çok aldırış etmeyin, büyütmeyin ve heyecanlanmayın. Zira böyle bir heyecan ya da “ne oldum” korkusu ile astral bedeniniz aniden fizik bedene girer ve bu iniş dolayısıyla bir rahatsızlık duyabiliriz. Farz edelim ki, helecanlanmadınız, herhangi bir dış sebeple rahatsız da edilmediniz.
Hiç kıpırdamadan yavaş yavaş nefes almaya devam edin. Sükunetinizi bozmayın. Unutmayalım ki, bu ilk denemenizdir. Şimdi yavaş yavaş, yatay pozisyondan ayaklarınız aşağı gelecek şekilde dik pozisyona geçin. Döşemeye yumuşak bir iniş yapmaya çalışın. Artık yatakta gayet sakin bir vaziyette vatan fizik bedeninize bakabilirsiniz. İnsanın astral gözlerle fizik bedenini görmesi ekseriya iyi bir tesir bırakmaz. Gördüklerinizden rahatsız olabilirsiniz. Unutmayın ki, ilk olarak şuurlu bir vaziyette fizik bedeninizi terk etmiş bulunuyorsunuz.
Şimdi, bir yerlere gitmeye, bir şeyler görmeye karar verin. İlk çalışmalarda en kolayı yakın bir şehirde bulunan bir dost ya da bir akrabayı ziyarettir. Bu yakınınızı iyi tanıyor olmalısısınız. Çünkü o kimseyi astral olarak ziyaret etmek için hayalinizde iyice canlandıracaksınız.
Şimdi, bulunduğunuz odayı yavaş yavaş terk edin, caddeye çıkın. Korkmayın. Astral haldeyken sizi kimse görmeyecektir. Bu arada ziyaret etmek istediğiniz kimseyi düşünün. Bunu yapar yapmaz, o dostunuzun evinde olduğunuzu göreceksiniz. Buradaki süratiniz, en süratlı araçtan çok daha hızlı olacaktır. Düşünce süratiyle hareket edeceksiniz. Pratikleriniz arttıkça da yavaş yavaş dünyanın herhangi bir noktasını düşündüğünüz anda, ziyaret etmeyi başarabilirsiniz. Hatta başka dünyaları bile…
Astral halde iken. bedenli olduğunuz zamanlara nazaran renkleri çok daha şahane bir pırıltıda görürsünüz. Her şeyin hayat dolu olduğunu da fark etmekte gecikmeyeceksiniz... Astral seyahatlerinizde yanınızda bir şey götüremezsiniz. Fakat belirli şartlar gerçekleştirilirse bu da mümkündür. Astral haldeyken bedeninize dönmek istediğiniz zaman, hiç telaşlanmadan sakin bir şekilde bedeninizi düşünmeniz kafi gelecektir. Geri dönüşü ani olarak düşündüğünüz zaman bedeninizi bulabilirsiniz, fakat bu hareket sert olacağından bir şok meydana getirebilir. Bunu önlemek için bedeninize yavaş yavaş girdiğinizi düşünmeniz çok daha uygun olacaktır.
Astral seyahat pratiklerine sabırla devam edin. Korkulacak hiç bir şey yok. Ancak deneyden önce sağlanması gereken şartlara tam olarak uymak gerekecektir.
Astral Alem
Astral alem, negatif bir plandır. Burada fizik alemde bulunan her şeyin negatif bir kalıbı ve klişesi vardır. Bu, tıpkı fotoğraf çekerken elimizde bulunan negatif klişe gibidir. Fotoğraf çekerken önce hakiki bir manzara; sonra negatif klişe; nihayet bu klişe vasıtasıyla elde ettiğimiz resim. Elimizdeki negatif klişeden istediğimiz kadar pozitif kartlar çıkarabiliriz.
Biliyoruz ki, astral seyahatte en önemli şeylerden biri, düşünce ve imajinasyondur. İnsan ne düşünürse veya ne hissederse, neyi sever, neden korkarsa, bunlar astral alemde astral formlar yaratır. Bu astral formlar daha sonra istek ve düşüncenin kuvvetine göre, fizik planda teşekkül edebilecektir. Çünkü astral alemin fizik alemle irtibatı devamlıdır. İnsanlar, fizik ahengin teşekkülünde otomatik, daha sonra bilerek, isteyerek faaliyet gösterirler.
O halde insanın karşılaştığı kendi düşünce ve imajinasyonlarıyla “astralde” (astral alem) inşa ettikleri olmaktadır. Bu adeta, astral alemde şekillendirilen negatif bir klişenin banyo edildikten sonra, fizik planda insanın karşısına çıkmasıdır.
Diğer ruhsal tecrübelerde olduğu gibi, astral seyahat de tekamüle vasıta olmak içindir; müspet astraller oluşturup müspet gelecekler inşa etmek için.