Ben üzerine söyleşi
Kişide arayışla baslayan süreç sonunda kaçınılmaz bir şekilde, ben neyim ben im hakikatim ne gerçeklığim ne sorusuna dönüşür.
Bazende ilk arayışa baslama sebebidir, ben neyim sorusu, arastırmaya girdiğinde çoğu zaman ilk sorudan uzaklaşılır, öğrenecek çok şey vardır, bilgiler arasında çoğunlukla kaybolur gideriz, din, felsefe, bilim, araştırdıkca yeni sorular yeni cevaplar birbirini kovalar sureç uzar da uzar, tabiki kişinin araştırmada ısrarlı oluşu yapısında farkında olsada olmasada değişimleri başlatır, aldığı yeni bilgileri sindirirken yapısal olarakta değişime uğrar.
Sunmaya çalışacağım açı (ben) dediğimiz (?) gerçekliğe, daha yalın ve yakın temas oluşturabilir ihtimali içindir. Elbette katılımlarınızla farklı açılardan,dokunuşlarla zenginleşecektir.
Kaçınılmaz asla yadsınamaz bir kesinlik varki, hakikate ulaşma yolu ne kadar insan varsa o denli çoktur asla ve asla aynı yoldan iki kişinin varması mümkün değildir, her yol orjinal ve o denli nadidedir, eşi benzeri yoktur ve asla taklitle hakikate varılmaz, yolları insanlar oluşturur, insanlar yollar için değil yollar insanlar içindir.
Birşey gerçekten kendisi ise, kendisini bilmemesi mümkünmüdür. ?
Birşey kendi gerçekliğini bilmek için bilgimi edinmelidir, yoksa sadece kendinin farkına mı varmalıdır. ?
Örnek
Düşünün, farzedelim doğduğunuzdan itibaren 5 duyunuz felçli.
1 Göreme : Görsel hiç bir kaydınız yok, vizyon şekil vs hiç bir veriniz yok.
2 Tad alma: Tadını hissettiğiniz algıladığınız hiç bir şey olmadı.
.
3 Dokunma: Hiç birseyin şeklini, sacaklığı soğukluğu olsun sertlik yumuşaklık vs böyle bir kaydınızda yok.
4 Koklama : Sizin için koku diye bir veri yada ondan gelen güzel yada kötü diye anlam yok.
5 İşitme : Ses yada işitsel bir gerçekliğiniz yok, böyle bir veri kaydınız yok.
Bu durum dünyada yaşadığınız bir kaza sonucuda olusabilir, fakat burada önemli olan beşeri verilerinizin olmaması, bu hissetmemiz açısından önemli.
Farz edelim, sadece nefes alıp verebiliyorsunuz ve göz kapaklarınızı kırpabiliyorsunuz, evet bu durum içinde kendinizi, ben dediğiniz (?) nasıl hissederdiniz,ben dediğiniz şeyin anlamı ne olurdu, nasıl ifade edebilirdiniz.
Duyularınızla birşey oluşturamazsınız ama yadsınamaz bir gerçekliğinizde var, siz varsınız yaşıyorsunuz, ben diyebileceğiniz yada ne derseniz bir şey var orda bedeni duyuları işlevsel olmasada yaşıyor dünyasal açıdan.
Beşer ifadesinin kökeni bu 5 duyudur (beş er) ve kendimizi tanımlamaya kalktığımızda hepimizin bildiği gibi duyularımız vasıtası ile edindiğimiz verilerimizle hareket ederiz, bütün tanımlarımız 5 duyu verileri ile olmakta, doğal olarak ben dediğimizde bir beden olduğumuz algısına kaçınılmaz oluşturmaktadır.
Oysa dinler ve mistik öğretiler bunun böyle olmadığını, asıl olan gerçekliğimizin bedensel bir yapı yada 5 duyu ile sınırlandırılamayacağını ifade etmek açığa çıkmışlardır. İnandırmak için değil, bizzat deneyim yaratmak içindir, inanmak ile inanmamak arasında sadece zihinsel yani beşersel açı farkı vardır, iman deneyimdir eğer iman oluşturamamıssak sadece inanırız, inanç değişim yaratmaz imandır değisimi oluşturan.
Örnek
Ben bende değil, sende de hem sen, hem ben
Ben hem benimim, hem sede senin, sende benim
Bir öyle garip hale geldim ki
Sen benmisin, bilmiyorum, ben mi senim.
MEVLANA
Beni bende demen, ben de değilim
Bir ben vardır bende, benden içeru.
YUNUS EMRE
Bilindik örnekler hepimiz hatırlarız, bu ifadeleri çoğaltmak mümkün, dikkat edersek bu ifadelerin dokunduğu derinliği 5 duyu ile tanımlayamayız, eğer bu deneyimi yaşamadıysak, bilmeyi hepimiz beş duyu ile algıladığımızla sınırlı zannediyoruz, elbette bu gerçeğide yadsıyamayız fakat bununlada sınırlayamayız.
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum, evet bedeniniz sizdendir ama siz bedenden ibaret değilsiniz, evet duyularınız sizdendir ama siz duyularınızdan ibaret değilsiniz, aklınız bilişiniz duygularınız sizdendir ama siz bundan ibaret değilsiniz, tüm mevcut sizdendir ama siz bununla dahi sınırlandırılamaz olan bir gerçeksiniz.
- Alıntı :
- http://www.kozmikruh.com/ben-%C3%BCzerine-s%C3%B6yle%C5%9Fi