Kendiliğinden İnsan Yanmaları yani Spontaneous Human Combustion. Kısa adıyla ise SCH. İnsan bedeninin, tutuşmaya neden olacak tanımlanabilir bilinen bir dış etki olmadan, kabarcıklanması, tütmesi veya başka bir şekilde tutuşmasıdır. Klasik kendiliğinden yanma olayında beden kendi kendini, bir Krematoryumda yakılabileceğinden daha fazla yakar. Ateş içten bir kaynaktan gelmektedir.
Kendiliğinden yanma olaylarında ortaya atılan teoriler
~ Alkolizm. Birçok Kendiliğinden yanma olayında korbanın alkolik olduğu saptanmıştır. Ancak 19. yüzyılda yapılan araştırmalar alkole bulanan bedenin kendiliğinden yanma olaylarında görülen şiddetli yanığa sebep olamayacağını göstermiştir.
~ Bedende yanıcı yağların depolanması. Birçok kurbanın normal kilolarının çok üstünde olduğu saptanmıştır ancak düşük kilolu kurbanlar da vardır.
~ İlahi Müdahale. Yüzyıllar önce insanlar bu tür yanmaları tanrı tarafından verilen bir ceza olarak görüyordu.
~ Statik elektrik oluşması. Bedeni bu şekilde tutuşturabilecek bilinen bu türde bir statik elektrik akımı yok.
~ Yanlış beslenme. Yanlış beslenme sonucu sindirim sisteminde kimyasal maddelerin tutuşmaya sebep olabilecek şekilde karışması.
~ İnsan bedeni içinde bulunan elektriksel alanların bir şekilde kısa devre yapma olasılığı ve bunun doğrultusunda bu türde bir atomik zincirleme reaksiyonun beden içinde müthiş bir ısı oluşturma olasılığı.
Kendiliğinden Yanma olayları hakkında hala tatmin edici bir açıklama bulunamamıştır ve bir esrar perdesi olarak kalmaya devam etmektedir.
Çok içki içen bir Parisli olan Nicole Milley yatağında, geriye sadece kafası ve parmak kemikleri kalmak üzere küle dönüşmüştü. Yatak sadece çok az zarar görmüştü. Dupont’un bu garip olay üzerine yazdığı kitap bu konu hakkındaki söylentileri gündeme taşımıştı.
9 Nisan 1744′te, İngilterenin Ipswich şehrinde yaşayan 60 yaşındaki alkolik Grace Pett, kızı tarafından yerde tamamen yanmış bulundu. Yakında bulunan elbiseler hiçbir zarar görmemişti.
1951 de Mary Reeser olayı halkın ilgisini bir kez daha Kendiliğinden yanma olaylarına çekti. Mary Reeser 2 Temmuz 1951 sabahında, evinde küle dönüşmüş halde bulundu. Geriye sadece kafatası, hiç zarar görmemiş sol ayağı ve bir avuç kül kalmıştı. Bu olay konu üzerine yazılan bir çok kitabın temeli oldu. Bunlardan en dikkat çekeni 1976 yılında Michael Harrison tarafından yazılan “Fire From Heaven” adlı kitaptır. Bu kitap konu üzerina çalışanlar için bir referans kitabı haline geldi.
18 Mayıs 1957′de batı Philadelphia da yaşayan 68 yaşındaki Anna Martin, yanıp kül olmuş , geriye sadece gövdesinden bir parça ve ayakkabılarını bırakmış halde bulundu. Adli tıp uzmanı yaptığı incelemede sıcaklığın 1.700 - 2.000 derece cıvarına ulaşması gerektiğini belirtti, ancak kül olmuş cesedin iki ayak ötesindeki gazeteler sapasağlam duruyordu.
5 Aralık 1966 yılında, Coudersport Pensilvanya’da yaşayan 92 yaşındaki Dr. J. Irving Bentley, saat okumaya gelmiş bir görevli tarafından bulundu. Görünüşe göre Bentley banyo esnasında tutşmuş ve yerde 3 ayak genişliğinde bir delik açarak kül olmuştu. Geriye sadece bir bacağı kalmış ve olay yerinin çok yakınındaki resme hiç bir şey olmamıştı.
1944 yılında Peter Jones olaydan canlı kurtuldu. Bildirdiğine göre hiçbir sıcaklık hissetmemiş veya alev görmemişti. Ayrıca acı da duymamıştı.
~ Bir bedenin tamamen kömürleşmesi için 3000 derece sıcaklık gereklidir. Fakat olaylarda kurbanın çevresi zarar görmeden kalır.
Sadece kurbanın bulunduğu nokta zarar görmüştür. (Krematoryumlarda genellikle kullanılan 2000 derecedir ki bu kemik parçaları bırakır ve bunlar da elle temizlenir , ayıklanır külün içinden)
Kendiliğinden Yanma Olaylarının Tipik Bulguları
Bazı Kendiliğinden Yanma olaylarının şahitleri varken, çoğunluğunda şahit yoktur. Tüm rapor edilmiş olaylar ev veya bina içinde olmuştur. Kurbanların tümü uzun zamandır yalnız yaşayan kimselerdir.
Olay anında yakınlarda bulunan şahitler ( yan odalarda veya binanın yakınında ) herhangi bir yardım isteyen veya acı içinde bir çığlık duymamışlardır.
Kendiliğinden Yanma olayına gözleriyle şahit olan kimselerin ise birleştikleri nokta, kurbanın aniden alevler içinde kalması ve çevrelerinde veya üstlerinde buna sebep olacak herhangi bir maddenin veya objenin bulunmadığıdır. Ancak bu tür görgü şahitlerinin kayıtları tam olarak geçerli bir şekilde tutulmadığı için doğruluğu onaylanmamıştır. Bazen de bu görgü şahitleri yanma esnasında hiç alev görmediklerini belirtmişlerdir.
Sonu ölümle bitmeyen olaylarda “ki bunların sayısı oldukça azdır” kurban genellikle kendine ne olduğunu açıklayamamakta ve olayı araştıranlara da fazla bir yardımı olmamaktadır. Bu gibi durumlarda kurbanda herhangi bir dış etken olmaksızın yanıklar oluşur. Önce küçük olan bu yaralar da sonra genişleyerek acı verici yaralara dönüşür. Bazen de kurbanın vücudundan esrarengiz bir duman çıkar. Bu garip ve ender vakalarda duman başka biri tarafından rahatlıkla görülebilir, olay anında çevrede buna sebep olabilecek herhangi bir öğe de yoktur.
Kendiliğinden Yanma Olayların Tarihçesi
Birçok insanın inandığı üzere Kendiliğinden Yanma Olayları ilk olarak İncilin yazılışı sırasında geçtiği söylenmektedir. Ancak bu ikinci el bilgiler çok eski ve gerçekçi bir delil olmaktan oldukça uzaktır.
300 yılı aşkın bir süredir 200′den fazla rapor edilmiş olay bulunmaktadır. Kendiliğinden Yanma olaylarına dair İlk güvenilir delil 1763 yılında, Jonas Dupont adlı bir fransız tarafından araştırılıp yayınlanan, kendiliğinden yanma olaylarınını konu eden “De Incendiis Corporis Humani Spontaneis” adlı kitabıdır.
Dupont bu kitabı Nicole Millet davasının kayıtlarıyla karşılaşmasından sonra yazmıştır. Bu olayda Millet’in kocası, karısını öldürmekle suçlanmış ancak mahkemenin Nicole Millet’in ölüm nedenine Kendiliğinden Yanma olarak karar vermesi kocasını beraat ettirmişti.
Kendiliğinden yanma olayından sonra geriye kalanlar
~ Beden normal bir ateşle yanacağından çok daha şiddetli yanmıştır.
~ Yanıklar tüm bedende eşit değildir. Eller ve ayaklar ateş tarafından dokunulmamışken, buna karşılık gövde şiddetle yanmıştır.
~ Bazı olaylarda gövde tamamen yok olup küle dönüşmüştür.
~ Bedenin bazı kısımları yanmadan kalmıştır. ( kol, ayak bazen de kafa)
~ Sadece gödeyle teması olan objeler yanmıştır ve alev hiçbir zaman çevreye sıçramaz. Örneğin kurban yatakta yandığı halde altındaki çarşaflar yanmamıştır, giysiler hafifçe yanmıştır ve birkaç santim ötedeki yanıcı maddeler olduğu gibi kalmıştır.
~ Tavanı ve duvarları yağlı kurum ve is kaplamakta ve duvardaki isler genellikle yerden üç dört ayak yüksekte görülmektedir.
~ Üç dört ayak yükseklikteki objelerdeki hasar da yanmanın şiddetini işaret eder. ( erimiş mum veya çatlamış ayna gibi )